Bana memleket bana su bana tat bana uyku bana rüzgar gibi gelen sevgilim Gülüşünü küçük bir çocuktan alan Yastıkta başının bıraktığı ize kurban olduğum Eser durursun hafızamda ve orada hiçbir şey yok senden önceme ve sana ait olmayan Son hayalim Ne güzel şey seni sevmek Elleri küçük sevgilim ne güzel şey seni hatırlamak Etimde soğuk kara saplı bir bıçak gibi değil Hasret ateşiyle dövülmüş sımsıcak bir demir gibi Ne güzel şey düşünmek seni Bunca kalabalıkta ve bunca yorgunluklarımın içinde Son hasretim Sana olan hudutsuz sevdamı Manolya kokulu başını kollarımın arasına alıp Senin o memleket gözlerine saatlerce bakmalıyım ki anlatabileyim Senin yanı başında ve şefkat dolu göğsünde uyumalıyım Çünkü ben senin her yanı çiçek açmış yemişlerle dolu fidana benzeyen güzel yüzüne hasret yaşayamam Son sözüm Keşke bu gece bir gelincik çiçeği takabilseydim yakana Karadeniz'in bahçelerinden En güzel bestelerimi yalnız sana söyleyebilseydim bu gece Mehtap uyanmadan güne merhaba diyebilseydim Okyanus kalbinde bir yelkenli gibi sarhoş olup sahillere vurabilseydim Açmaya duran gülüm İşitiyor musun beni Ustanın deyimiyle şu kainat denen nesnenin içinde En çok sevdiğim yürek üzerine en çok titrediğim insan kalbi Senin göğsünün içine takılı olanıdır Anası bana bir oğlancık doğurdu kaşsız sarı bir oğlan Masmavi kundağında yatan bir nur topu üç kilo ağırlığında Benim oğlan dünyaya geldiği zaman çocuklar doğdu Kore'de Sarı ay çiçeğine benziyorlardı Makartır kesti onları Gittiler ana sütüne bile doyamadan Benim oğlan dünyaya geldiği zaman çocuklar doğdu Yunan zindanlarında Babaları kurşuna dizilmiş Bu dünyada birinci görülecek şey diye demir parmaklığı gördüler Benim oğlan dünyaya geldiği zaman çocuklar doğdu Anadolum'da Mavi gözlü kara gözlü ela gözlü bebeklerdi Bitlendiler doğar doğmaz Kim bilir kaçı sağ kalır mucize kabilinden Benim oğlan benim yaşıma bastığı zaman ben bu dünyada olmayacağım evet Ama harikulade bir beşik olacak dünya Siyah beyaz sarı bütün çocukları sallayan MAVİ ATLAS DÖŞELİ bir beşik